DEĞİŞİMİ YÖNETMEK

DEĞİŞİMİ YÖNETMEK

Değerli Dostlar; bu satırlarda sizlere değişimden ve daha ötesi değişimi yönetmekten söz etmek istiyorum. Değişmek ve değiştirmek demişken lütfen sayfayı çevirmeyiniz. Eğer konuyu beğenmemişseniz, değiştiriverelim. Yazardan hoşnut kalmadı iseniz sayın başkana duyursanız yeter.

Haa eğer dergiyi beğenmediyseniz bir emrivaki yapalım gelecek sayıda siz yazın. (Tıpkı bu sayıda bizim yazdığımız gibi.) Böylece dergiyide, yazarıda, konuyuda beğenmemek şöyle dursun, bir daha bir daha okuyacağınızdan ve dahi arşivinizde yıllarca saklayacağınızdan hiç şüphem yok.

Efendim saka bir yana, konuya değişmeyen tek şey değişim klasiği ile başlamak istemiyorum. Nereden yola çıktık hangi aşamalardan geçtik bunları bilmemiz gerekiyor. Aksi halde nerede olduğumuzuda çok algılamamız olası değil.

Öncelikle şöyle 60'lı 70'li yılları bir hatırlamaya çalışalım; telefonu açtığımızda çevir sesini onlarca dakika bekler. Şehirlerarası görüşmeler için saatler öncesinden (yıldırım, acele) yazdırır. Tuşsuz telefonlarla çevirdiğimiz numaraların sekizli, dokuzlu olanlarının geri sarmasını sabırla beklerdik. Bendeniz askerde iken manyetolu telefon bile kullanmayı becerebildim. Genç okurlar için açıklamakta yarar var sanıyorum. Bu telefonlarda karşı numarayı çevirmek yok. Santraldeki kişi sizin manyeto hareketinizden arayışınızı anlıyor ve talimatınız üzere sizi uygun yere irtibatlandırıyor!!! Deneme yayınlarının ardından günün bir kaç saati ile sınırlı tv yayınlarının kesildiği anlardaki necrefli maşrapaları, köprüleri, camileri, tv'nin olmazsa olmaz aksesuarları, regilatörü, dantelli örtüyü, abaküs gençliği olarak kullandığımız bugünün hesap makinesi kapasitesinde bina irisi bilgisayarları unutmak ne mümkün. Unutmamalıyız da dostlar, çünkü nerde olduğumuz değil nereden geldiğimizdir önemli olan. Katettiğimiz yol değişen bakış açımız ve algımızdır gerçek değişim. Bilirsek nerden geldiğimizi, öngörebiliriz nereye gideceğimizi. Ne kadar değiştiğimiz nereye kadar değişeceğimizin şifre çözücüsüdür aslında.

Soğuk suya koyduğumuz ve alttan yavaşça ısıttığımız kurbağa ısınan suyun rehavetine kapılır ve su kaynadığında yapabileceği hiçbirşey kalmamıştır canlı kalmak için. Çünkü o değişimi sezememiş ya da öngörememiştir.

Oysa kaynamış suya attığımız kurbağa can havliyle ve kaslarının gücü ile sıçrayıp kurtulmayı başaracaktır. Çünkü o değişimi görmüştür (Biraz da yanmıştır ama!).

Yazımızın başlığı bildiğiniz gibi değişimi yönetmek. Oysa biz şu ana kadar yönetmekten ziyade sezmeyi yazmaya çalışıyoruz. Bu çok önemli, çünkü teşhis olmayan yerde asla tedavi olmaz. Rastlantısal iyileşmeler ise bize uymaz. Bugün sezmesinden bahsettiğimiz konu ile ilgili ileriki yazılarımızda nasıl yönetirizi de paylaşmaya çalışacağım.

Ama izninizle son sözüm; değişmek için güç değil, uyum sağlama (elastikiyet) önemlidir. Eğer böyle olmasa idi ilk çağlarda birlikte yaşayan fare ve dinozordan, bugün geriye sadece fare kalmazdı. Güç simgesi dinozor hala dünyamızda yer alırdı. (Bendeniz bu dünyada bu kapsamda olanlardanım. Son kaldık yaa!!)

Sevgi ve Saygılarımla
İyi yarınlara bugünden

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Teğetten Geleceğe...

Krizdi falan derken nereden baksanız bu yıl da bitmeye yüz tuttu bile. İleride muhtemelen global kri…

Devamı

Mafya Üçgeni...

Türkiyede yetenekli yöneticilerin olduğunu söyleyen Verim Danışmanlık Genel Müdürü A. Erim Hısım, da…

Devamı

Yetkinlik ve Performans

Bir organizasyonda, performansın hedeflenen ölçülerde olabilmesi ancak çalışanların bireysel ya da t…

Devamı
Eğitimlerim ile ilgili bilgi almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.