YARIŞ-MA...

Bir yarışma furyasıdır gidiyor senelerdir. Yanlış anımsamıyorsam Biri Bizi Gözetliyor Evi ile başlayan ve her gün biraz daha hız kazanan bir süreç bu. BBGnin ardından galiba Popstar ve diğer starlar, yok Alaturkası yok Alafrangası, Oryantal Starı, Türk Starı ve ardından Akademi Türkiye, Şarkı Söylemek Lazım, Fear Factor, Survivor, Ünlüler Sirki, Wipe Out.

Ve nihayetinde de Var mısın Yok musun? . Bu adı geçen yarışma programlarının her biri için sanırım sayfalar dolusu yazmak mümkündür. Pek çok açıdan konuya yaklaşmak ve yorum yapmak ta gayet olasıdır. Müsaade ederseniz biz burada biraz psikolojik biraz sosyolojik ve birazda istatistiksel açıdan konuya yaklaşalım. Hemen hemen tüm yarışma programları, özünde yarışma geleneği olmayan kültürümüzde aslında ya yarışmadan kazanmayı benimsetmekte ya da yarışmadan çıkar çıkmaz, yeni bir dünyanın kapılarının açılma imkanını sunmakta katılımcılarına. Zaten hazıra konma geleneğine sahip yurdum insanları da saldırmakta bu programların beş yıldızlı otellerde kurulan başvuru masalarına.

Daha tiyatro, orada başlamakta aslında, kimin acıklı bir hikayesi varsa kimin reyting sağlayacağı öngörülüyorsa onlar seçilmekte jüri tarafından yarıştırmak için. Zaten bu eleme aşamasının önemi malum, şöyle ki; asıl program jürisi burada da görev almakta, otel otel ve bölge bölge gezdirilmekte bu ekip. Öte yandan tüm bu eleme atmosferi zaten kameralarca çekilmekte ve günlerce televizyonlarda yayınlanmakta(bazen programdan çok).Öte taraftan dört duvar arasında olan biteni izlemeye teşne olan vatandaşımızda bu merakını yenmeye yönelik yakaladığı bu fırsatı asla kaçırmaz.Ne dediniz her kez belgesel mi izliyor? Evet canım tabi ki öyle, gece 03:00 ten sonra mesela(uykusu kaçanlar).Bir kısmının uykusu belgesel izleyince daha da mı kaçıyor, ben onu bilemem.

Katılımcıların bol acıklı ve arabesk hikayelerini duyduğumuzda, bu kederli maziden kurtulmaları konusunda pek çoğumuz taraftarları bile olmuş hatta Beyhancı ve ötekici olarak saflara bile ayrılmıştık.Biraz yardım edin Mehmet Ali bey ve benzeri yakarmaları hala unutamadık sanıyorum. Canlı yayınlanan yarışmalarda ailenin evine bağlanıldığında bütün mahallenin o evde toplanmasını nasıl anlamak lazım bilemiyorum.Üstelik sürpriz bu bağlantıdan ahalinin nereden haberdar olduğunu da anlamak zor?.

Neyse efendim dönüp dolaşıp geldik Var mısın Yok musun yarışmasına.Yanlış hatırlamıyorsam üç - beş yıl önce benzer bir formatta yayına başlayan program daha ilk haftasından yayından kaldırılmıştı.Hemen hemen aynı formatı yeniden bizler sunan yapımcıların başarıları ortada ama olmayanı olur yapmaktaki başarılarını gelin biz konunun uzmanlarına ve televizyonculara bırakalım.

Peki biz neye bakalım? Her hafta 24 kutu ve noter huzurunda ve denetiminde kutulara serpiştirilmiş farklı parasal miktarlar ve her gün bir ihtiyaç sahibi ve acıklı hikayesi olan yarışmacı. Nasıl yarışılıyor? Yarışmacı tek tek diğer katılımcıların kutularını açtırıyor.Sonra ne oluyor açtıra açtıra eleye eleye bir yandan dev ekranda da izlediğimiz parasal hareket takip ediliyor.Bunu hem yarışmacılar hem biz izleyenler ve hem de Hamdi bey takip ediyor.Ha gerçekten böyle bir bey var mı, belli aralıklarla o antika telefondan gerçekten arıyor mu, gerçekte onun bir bankası var mı galiba bunu bir tek Acun biliyor(ben Acunun karşısında birisiyle değil kendi kendine konuştuğunu sanıyorum ya neyse).

Efendim bu kutuların açılışı esnasında tabi birbirinden komik manzaralar da oluşmuyor değil.Her kez birbirine soruyor, mesela en çok şunlar konuşuluyor.

-kutunu nasıl hissediyorsun?
-kutumu mavi hissediyorum
-bu gün kutunda kırmızı mı var?
-yok bu gün ben çektim hem de bu gün doğum günüm
-kutun büyük mü?
-kutun küçük mü?

Efendim ben deniz istatistik disiplini eğitimi almış biri olarak, senelerce olasılık ve benzeri eğitimler almış ve hala konuya yönelik çalışmaları olan birisiyim. Bana eğitimini aldığım bu alan öğretti ki, bir kutunun içerisine rast gele dağıtılmış sayıları, mühürlü kutunun dışından anlamak mümkün değildir. Bu olabilse ve orada yarışan hanımlar ve beylerin böyle bir meziyetleri olabilse acaba sıkıntı içerisinde olurlar mıydı, orada zaman harcıyor olurlar mıydı? Yoksa Loto, Toto veya İddia gibi bir yolla hani hissederek (kutuyu hissettikleri gibi) zaten köşeyi dönmüş olmazlar mıydı.

Yani anlayacağınız biz diyoruz ki sağlıklı birisinin kutusunu hissetmesi ne yazık ki olası değil.Eğer fal, büyü ya da bilim dışı bir yol kullanılmıyorsa(ki böyle bir yol yok ne yazık ki).Eğer bu insanlar kutunun hissedilmesi konusunda bu kadar ısrarlı olmak istiyorlarsa, olsa olsa kendi kutularını aynadan görmeleri mümkün olabilecektir?.Ne demişler akılsız başın cezasını kutular çekermiş.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Teğetten Geleceğe...

Krizdi falan derken nereden baksanız bu yıl da bitmeye yüz tuttu bile. İleride muhtemelen global kri…

Devamı

İşimiz Şansa mı Kaldı?

Piyasadaki daralmalar ne yazık ki her yönü ile devam etmektedir. Öncelikle ortaya çıkan sanayi üreti…

Devamı

Değişen Dünya Ve Renkler

Çokça bilinen bir olgudur renklerin dili. Ne demektir bu? Renkler anlatıyor demektir. İlla bir şey d…

Devamı
Eğitimlerim ile ilgili bilgi almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.